Dokunmatik Kalem Ne İşe Yarar? Bir Yaratıcı Arayışın Hikâyesi
Kayseri’nin o sıcak yaz akşamlarından biriydi. Çalıştığım ofisten çıkıp, evime doğru yürürken kafamda bir sürü düşünce vardı. Bir tarafta gündelik işler, diğer tarafta içimde biriken hayal kırıklıkları… Bazen hislerim o kadar ağırlaşır ki, onları dışarıya çıkarabilmek için bir şeylere ihtiyaç duyarım. O gün de tam böyle bir gündü. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu: Yolda yürürken bir teknoloji mağazasının vitrinine takıldım ve gözüm, tam da ihtiyaç duyduğum şeyi fark etti: Dokunmatik kalem.
Bir Nevi Umut: Kalemin Sihri
İçimdeki duygular o kadar yoğunlaşmıştı ki, birkaç haftadır günlüğüme yazmak dışında hiçbir şekilde rahatlayamıyordum. Kağıda dökülen her kelime, bana biraz olsun huzur veriyordu. Ancak telefonumda not almak ya da yazı yazmak hiçbir zaman kağıttaki gibi tatmin edici olmamıştı. Parmaklarım bazen ekrana kayarken, kelimeler doğru yazılmıyor, bazen de yazdıklarım görünmüyordu. O an, telefonumu biraz daha yakınlaştırıp ekrandan bakarken düşündüm: Eğer bir şeyler değişebilseydi, her şey ne kadar farklı olabilirdi?
İçimdeki umut ışığı yanmaya başladı. Dokunmatik kalem… Evet, işte bu, benim için tam da ihtiyacım olan şeydi. Telefonda daha rahat yazabilmek, düşüncelerimi kaybolmadan, tıpkı kağıda yazıyormuş gibi dökebilmek… Heyecanla dükkâna adım attım.
İlk Dokunuş: Bir Kez Daha İnandım
Dükkanın içinde birkaç kalem çeşitini inceledim ama asıl ilgimi çeken, ergonomik olan ve şık görünen dokunmatik kalemdi. Elime aldım ve hemen telefonumu açıp denemek istedim. Parmaklarımın ekranda kayarken yazı yazmak gerçekten bazen bir işkence oluyordu, ama bu kalemi denemek bambaşka bir duyguydu. Kalemi ekrana koyduğum an, bir şeyler farklı oldu. Her şey çok netti. Kelimeler, harfler… Sanki ekran değil, bir kağıt gibiydi.
Bu sırada hissettiğim şeyi anlatmak zor. Bir yanda heyecan, diğer yanda derin bir rahatlama… En son ne zaman böyle heyecanlanmıştım, hatırlamıyorum. Evet, bu kadar basit bir şey, bu kadar küçük bir cihaz, beni bir nebze olsun hayata bağladı. İçimdeki kaybolmuş hissi, her kelimeyle biraz daha azaldı. Artık yazdıklarım düzgün ve net görünüyordu. “Dokunmatik kalem ne işe yarar?” diye soran birine, bu küçük cihazın beni ne kadar değiştirdiğini anlatmak çok zor olurdu. Çünkü bu kalem sadece yazıyı kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda duygularıma bir köprü kuruyordu.
Biraz Daha Umut: Kendi Yansıman
Akşam evime geldiğimde, o kalemi yeniden elime aldım ve telefonuma yazmaya başladım. O gün içimde biriken ne varsa hepsini döktüm. Bir sürü soru, bir sürü düşünce… Ama bir yanda, her kelimenin sonunda biraz daha rahatlıyorum. Dokunmatik kalemin ucuyla yazı yazarken, sanki kelimeler parmaklarımın ucundan değil, kalemle gelen düşüncelerin peşinden geliyordu. Yazdıkça rahatladım. İçimdeki karmaşık duyguların, kağıda dökülen sözlerle dışarı çıkmasına izin verdim.
Çoğu zaman kelimeler insanın içindeki dünyayı doğru anlatmakta yetersiz kalır. Ama o gün, dokunmatik kalemimle yazarken, bir şekilde kelimeler de beni tam olarak ifade etti. İnsan hisleri bazen karmaşık ve anlaşılması güç olabiliyor. Ancak yazmak, insanın en güçlü silahı… Ve o an, sadece bir telefon kalemi kullanarak, duygularımı biraz olsun anlamlı hale getirmeye başladım.
Sonra Ne Oldu?
İçimdeki hayal kırıklığı yavaşça silindi. Gerçekten basit bir şeyin, bir dokunmatik kalemin, beni ne kadar değiştirebileceğini o gün fark ettim. Belki de insanın ihtiyacı olan şey bazen çok küçük ve göz ardı edilen bir araçtır. O kalem, basit ama çok değerli bir araçtı. Ama bana çok şey ifade etti. Yazmak, düşüncelerini başkalarına anlatmak, duygularını dışarı çıkarmak… Hepsi şimdi çok daha kolaydı.
Kayseri’nin gece sessizliğinde, telefonumu alıp günlük tutmaya başladım. Dokunmatik kalemin ucunun ekranda kayarken çıkardığı tıkırtı, bana geçmişin anılarını hatırlatıyordu. Belki de bir şeylere daha fazla umutla bakmamı sağladı.
Kendimi bir süre sonra daha iyi hissettim. Yağmur yağmaya başlamıştı dışarıda, ama içimdeki karanlık bulutlar dağılmıştı. Artık kelimelerim de, duygularım da daha netti. Dokunmatik kalem ne işe yarar? İşte o gün, bana sadece yazmayı değil, hissetmeyi de hatırlattı.