Razı Olmanın Anlamı Nedir? (Ve Bunu Gerçekten Yapabiliyor Muyuz?)
Hayat, bazen “razı olma” kelimesini sürekli karşımıza çıkarır. Kafamızda dönen soru şu: Gerçekten razı olmak ne anlama gelir? Tam olarak neyi kabul ettiğimizi bilmeden hayatı nasıl “rahatça” yaşarız? Eh, ben de 25 yaşında, İzmir’de yaşayan, arkadaş grubunda hep espriler yapan, ama içten içe her şeyi gereğinden fazla düşünen biriyim. O yüzden gel, sana razı olmanın ne demek olduğunu, biraz mizahi bir şekilde anlatayım.
“Razı Olma” Her Zaman Kolay Mıdır?
Bunu düşündüğümde ilk aklıma gelen şey, her an bir seçim yapmak zorunda olduğumuzdur. Hani bizim için her şey bir “tercih” ya da “karar” meselesidir. Ama meseleye bir de şu açıdan bakalım: “Razı olmanın” bazen çok kolay olduğu, bazen de insanın kemiklerine kadar işlediği bir durumdur. Örneğin, İzmir’de sahilde güneşlenirken birinin gelip şunu sorması:
“Tuzlu dondurma ister misin?”
Tabii ki “razı olurum”! Yani ne demek “tuzlu dondurma istemek” ya da “hayır” demek? Nerede var o kadar cesaret! Tabii ki razıyım, çünkü İzmir’de yaşıyorum ve burada tuzlu dondurma yemeyen kimse yok gibi bir şey.
Ama razı olmak işin eğlenceli kısmı değil mi? Gerçek hayatta “razı olmanın” daha ciddi anlamları da var.
“Hayır, Benim İçimden Gelmedi!”
Hayat her zaman güzel değil. İşte, günün birinde, sıkıldığın bir toplantıda müdürün sana bir görev verirken bu cümleyi söyler:
“Bu projeyi gerçekten senden istiyorum. Her şey için hazırsın değil mi?”
Ve sen, yüzünde donuk bir ifadeyle “Tabii ki!” diye cevap verirsin. İçinden “Hayır, kesinlikle razı değilim” diye bağırıyor olsan da, her zamanki gibi toplumsal kurallar ve güven kaybı korkusu seni susturur.
İç sesin ise, sana doğru fısıldar: “Bu, seni gerçekten sevindirmedi değil mi? Ama ne yapacaksın? Herkes razı olmalı işte…” Gözlerim bu aralar çoğu insanın “razı olmanın” kıskacında boğuluyor. Bazen işleri yapmaya “razı oluyorum”, ama içimdeki kararsız sesin her seferinde benimle dalga geçiyor.
Kendi Kendime Savaş: Razı Olmak mı, Razı Olmamak mı?
Öyle bir an gelir ki, hayat bir yanda, işler öteki yanda seni yok sayar gibi olur. O an, bir anda kendimi düşündüğümde içimden hep şu geçer: “Neden bu kadar her şeye razı oluyorum?” Her şeyin altına imza atıp, “Ben buna razıyım” demek kolay olabilir, ama gerçekten kalben buna razı olmak daha zor bir iş. Bu biraz “sosyal medya postu gibi” değil mi? Görünüşte her şey güzel ama içeriği boş. Razı olmadan yaşamak, en iyi versiyonumuzu hayata katmak gibi bir şey. Ama işte… Bu durum çok da pratik değil, değil mi?
Ben: “Hayatımda birçok konuda razı oluyorum, mesela pizza tercihinde… Hangi pizza olsun? Hemen razıyım! Ama diğer konularda, mesela bir ilişki hakkında, hiç razı olmam…”
Bazen düşündüğümde, razı olmanın “bu kadar zor olması” işin komik tarafı. Tam olarak neyi kabul ettiğimizi bilemeden, hayatta ilerlemeye çalışıyoruz.
Gerçekten Razı Olmak: Sınırları Nerede Çiziyoruz?
Hayatın her yönüyle “razı olmak” zor olabilir. Özellikle işler, ilişkiler veya büyük kararlar söz konusu olduğunda, bazen kendimizi sorgulamadan kabul ettiğimiz şeylerin farkına bile varmayız. Örneğin, bir gün:
Arkadaşım: “Ya işte, filmleri seviyorsun ya, hadi akşam sinemaya gidelim!”
Ben: “İyi, ben razıyım, gidelim. Ama bir koşulum var: Araba kullanma, ben seni bırakırım!”
Ve her şey, sonunda gerçekten istediğim gibi şekillenir. Demek istediğim şu: Razı olmak bazen iyi bir şey olabilir, ama sınırlarını bilmek, neleri kabul ettiğini fark etmek de önemli.
“Razı Olmaya Nasıl Karar Veriyoruz?”
Bazı insanlar için, “razı olmanın” anlamı, bir konuda seçimini yapmaktır. Bazıları için ise, yalnızca başkalarının fikirlerine uyum sağlamaktır. Ama mesela, şu son dakika kararlarını hepimiz sevdik. Örneğin, tatilde bir kafede otururken, garson gelip:
Garson: “Çay mı, kahve mi?” diye soruyor.
Ben: “Tabii ki, razıyım… Kahve!”
Ama gerçekten ne istiyorum? Belki de çay… Ya da belki de koca bir dondurma! Ama işte… “Razı olmanın” anlamı bazen, başkalarının beklentilerine uyum sağlamak olur.
Sonuç: Razı Olma, Ama Kendin Ol!
Kısacası, “razı olmanın” anlamı, yaşamın her anında kendini nasıl bulduğunla ilgilidir. Hayatta bazen başkalarının isteklerine “razı olmak” gerekebilir ama bu demek değildir ki sen kendin olmaktan vazgeçmelisin. İzmir’de sahilde tuzlu dondurma yerken de, iş yerinde projelere katılırken de, hayatını kontrol altında tutmanın yolu, her zaman iç sesini dinlemekten geçer. Hem zaten her şeye “razı olma” değil mi? Gülüp geçebileceğin o anlar çok değerli. Ve unutma: Her zaman, doğru zamanda “hayır” demeyi de bilmelisin.